Türkiye Cumhuriyeti'nin, Avrupa Birliği ile ilişkisi XX. yüzyılın ortalarında tam üyelik hedefi ile başlamış ve halen aynı hedef doğrultusunda devam etmektedir. Ancak bu süreçte ilişkide kırılma yaşanması ya da ilişkinin ivme kazanması adına belirli dönemler ön plana çıkmıştır. Özellikle zirve kararları ilişkiye müspet ya da menfi tesir etmiştir. Milenyumun arifesinde gerçekleştirilen 1999 Helsinki Zirvesi de Avrupa Birliği-Türkiye Cumhuriyeti ilişkisini olumlu yönde etkileyen zirveler arasında yer almıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin aday ülke ilan edildiği bu zirve sonrasında Türk tarafı birçok alanda dönüşüm ve değişimi gerçekleştirme imkânı bulmuştur. AB üyelik sürecinin başından itibaren Türk yargı sistemi gerekli değişimleri gerçekleştirmiş ise de özellikle Helsinki Zirvesi sonrasında Türk yargı sisteminde çok derin ve köklü reformlar icra edilmiştir. Kararlı bir şekilde uygulamaya konulan söz konusu reformlar sadece Türk yargısında değişiklik yapmayıp, aynı zamanda Avrupa Birliği ile ilişkilere de yön vermiştir. Bu makale ile milenyumun ilk on beş yılında Avrupa Birliği ilişkisi çerçevesinde Türk Yargı sisteminde mevzuat ve yapısal olarak gerçekleştirilen reformlar ele alınmıştır.
The relationship between the Republic of Turkey and the European Union started in line with the goal of full membership in the middle of 20th century and still continues to be in line with the same target. However, in this process, certain periods came to the fore in order to break the relationship or accelerate the relationship. In particular, the summit decisions had positive or negative effects on the relationship. 1999 Helsinki Summit, which was carried out on the eve of the millennium, was among the summit that positively affected the relation of EU-Republic of Turkey. After this summit, on which Republic of Turkey was proclaimed as a candidate country, the Turkish side had the opportunity to perform transformation and change in many areas. Although the Turkish judicial system has made the necessary changes since the beginning of the EU membership process, especially after the Helsinki Summit in 1999, very deep and radical reforms have been carried out in the Turkish judicial system. These reforms, which have been implemented decisively, have not only made changes in the Turkish judiciary, but also shaped the relations with the European Union. With this article, in the first fifteen years of the millennium, legislation and structural reforms in the Turkish Judiciary system have been handled within the framework of the European Union relationship.