TOPLUM VE TEKNOLOJİYE DAYALI GERÇEKLİĞİN TEMSİLİ

Author:

Year-Number: 2021-45
Yayımlanma Tarihi: null
Language : İngilizce
Konu :
Number of pages: 2139-2142
Mendeley EndNote Alıntı Yap

Abstract

Toplumlar bilgi ve gerçeğe ulaşabilmek adına çeşitli araçlar geliştirmiştir. Geçmişte bilgi ve gerçek bir toplumdan diğerine sözlü anlatım geleneğinin bir ürünü olan hikâye anlatıcılığı yoluyla aktarılmıştır. Bununla birlikte, matbaa, teknoloji ve sonrasında medyanın da gelişmesiyle bilgi ve gerçeğin aktarılma şekli değişmiştir. Bu çalışmanın amacı gerçeklik anlayışının, sözlü anlatım geleneğinin ayrılmaz bir parçası olan hikâye anlatıcılığı aracılığıyla nasıl şekillendiğini ve öznel bir boyut kazandığını ve buna ilave olarak romanlardaki gerçeklik aktarımının yazarların artalan bilgisi ve kişisel deneyim ve algılarının etkisiyle nasıl bir dönüşüm yaşadığını tartışmaktır. Çalışma kapsamında, sözlü anlatım geleneğinin önemli bir unsuru olan hikâye anlatıcılığı bağlamında, Walter Benjamin’in “Gerçek hayatın dokusuna örülmüş öğüt bilgeliktir” (Benjamin 86) sözüne atıfta bulunularak, bir hikâye anlatıcısının anlattığı hikayelerini yaşanan olaylar karşısındaki anlayışı ve bakış açısına göre inşa ettiği ve onu dinleyenlerin ise olaylara ilişkin bilgiyi anlatıcının deneyimleriyle renklendirdiği biçimde öğrendiği ifade edilmektedir. Bu çalışmada, bilginin yazarlar ve hükümetlerce matbaa ve basılı eserler aracılığıyla kendi sosyal, ekonomik ve siyasal ideolojilerine uygun şekilde standartlaştırıldığı ve hatta manipüle ve idealize edildiği ortaya konulmaktadır. Bilginin ve gerçeğin görüntüler ve genel olarak görsel medya aracılığıyla manipülasyonu ele alınmakta olup, bunların devamında dijital kopyalamanın “orijinal” sanat eserinin değerini düşürdüğü vurgulanmaktadır. Sonuç olarak, toplumların gerçek üzerine farklı anlayışlara sahip olduğu tespit edilerek, evrensel bir gerçekten ziyade, yalnıza zaman içinde teknolojik gelişmelere bağlı olarak da şekillenen öznel bir temsil anlayışından bahsedilmektedir.

Keywords

Abstract

Societies have created a variety of tools to reach knowledge and reality. Knowledge and reality were transferred from one community to another through storytelling as a result of oral narrative tradition in the past. In addition, with the development of printing, and technology and media, the way knowledge and reality were transferred was changed. This study aims to discuss how the understanding of reality was shaped and acquired a subjective dimension by means of storytelling, which is an inseparable part of the oral narrative tradition and how the reality in novels evolved with the impact of the writers’ background knowledge and personal experiences and perceptions. Within the context of storytelling, an important instrument of oral narrative tradition, the statement of Walter Benjamin; “Counsel woven into the fabric of real life is wisdom” (Benjamin, 86) is emphasized, and it is pointed out that a storyteller’s stories are constructed on his understanding of the situation and the audience acquires information that is colored by that storyteller’s experiences. In this study, it is suggested that knowledge was standardized and even manipulated and idealized by authors and governments in line with their social, economic, and political ideologies using printing and printed works of art. The manipulation of knowledge and reality through images and visual media is addressed, and it is indicated that digital copying devaluated the “original” work of art. In conclusion, it is suggested that societies have always had different perspectives on reality. Moreover, the study argues that rather than a universal reality, there is only a technology-related subjective understanding of the representation of reality over time.

Keywords