Türkiye Cumhuriyeti’nin kimlik savaşlarının tarihi, istikrarsız ve uzun süreli olma eğilimindedir. Bu çatışma, cumhuriyetin kuruluşuna dek uzanmaktadır. Bütün dünyada Atatürk olarak bilinen Mustafa Kemal, başarılı olmak için “Türkçülük” fikri etrafında bir mitoloji inşa etmek zorundaydı. Bu mitoloji, Türkler, Türk dili ve Türk toprakları arasındaki bağa dayanmaktadır. Bu, Müslüman bir alana hükmeden Osmanlı siyasi-dini kuruluşundan, bir Türk milletine ve yöneticilerinin meşruiyetini Türklüğün savunmasından alan bir devlete geçiştir. Yeni bir modele geçiş ortaya, Türkiye siyasetinin merkezinde bir kültür çatışmasının ortaya çıkmasına; Türk toplumunda biri laik, biri muhafazakâr olmak üzere iki kutuplu bir toplumun oluşmasına neden olmuştur. Bu zıt fikriyatlar arasında Türkiye’nin İslamcıları, kurucu değerlerini baltalamak için çalıştıkları halde, cumhuriyet gerçeğini kabul eden ve savunanlar milliyetçiler olmuştur. Bu çalışmada Türkiye’de Türk kimliğinin oluşması ve rolü ile bunun sosyal ve kültürel yansımaları ele alınmıştır. Özellikle Atatürk’ün muasır medeniyetler seviyesine erişmek için Türkleri eşit ortak olarak kabul etmeyen Batı’yı örnek alması, İslami düşüncelere ağırlık verenler tarafından gerçek dışı uğraşlar / reformlar biçiminde algılanmıştır. Ancak günümüzde Atatürk’ün çabalarının kısmen de olsa başarıya ulaştığı ve Türkiye’nin muasır medeniyetler seviyesine eriştiği söylenebilir. İslami düşüncelere ağırlık verenler biraz da olsa yanılmışlardır.
The Turkish Republic’s history witness fights over identity tend to be destabilizing and protracted; this conflict can be traced back to the founding moment of the republic. For modern Turkey’s founder, Mustafa Kemal—known universally as Ataturk—to be successful, it was neces¬sary build a mythology around the idea of “Turkishness.” This mythology established linkages between Turks, the Turkish language, and the land. As a result, the loyalty of citizens would, in theory, shift from the Ottoman political-religious establishment that ruled over a predominantly Muslim domain, to a nation of Turks and a state whose rulers derived their legitimacy from the defense of Turkishness. In this study, formation and role of Turkish identity, social and cultural reflections in Turkey were discussed. In particular, the fact that Atatürk acknowledged the West who doesn’t regard Turkey as an equal partner in order to reach the level of contemporary civilizations was perceived as unrealistic efforts / reforms by those who focused on Islamic ideas. However, today Atatürk’s efforts partly achieved success and Turkey is said to reach contemporary civilizations level. Those who concentrate on Islamic ideas were at the least mistaken.