Bu çalışma, mimarlık alanındaki sermaye meselesine odaklanarak spesifik olarak simgesel sermaye türünü incelemektedir. Bu inceleme boyunca –mimar, sermaye ve iktidar arasındaki ilişkinin boyutları hususunda- simgesel sermaye kavramı Pierre Bourdieu’nun teorisine referansla tartışılmaktadır. Güncel mimarlık pratiğinin sayısız aktörünün olduğu bir alanda sahip olunan sermaye türünün önemi bilinmektedir. Ekonomik, sosyal, kültürel sermayenin öneminin yanı sıra bu sermayelerin tümünün biraraya gelerek oluşturduğu simgesel sermaye mimarlar için ayrıca önem taşımaktadır. Mimarlık pratiğinde iktidarın oluşumu ve sermaye türleri arasında doğru orantı olduğu argümanından yola çıkan bu çalışma, özellikle simgesel sermayeye sahip mimarların alanda egemen ve etkin olduklarını göstermeyi amaçlamaktadır. Bu nedenle çalışmanın kapsamını, mevcut nitelikleriyle simgesel sermaye sahibi olan mimarlar oluşturmuştur. Türkiye mimarlık ortamındaki bu mimarların simgesel sermayeye sahip oldukları; aile geçmişleri, aldıkları eğitim, aldıkları işlerin niteliği, çalışma ortamları ve işverenlerinin statüleriyle birlikte doğrulanmaya çalışılmıştır. Tüm bu araştırmalar sonucunda, mimarlık ortamında iktidar gücü ve simgesel sermaye arasında anlamlı bir bağlantı olduğu görülmüştür. Bu bağlamda, mimarlar arasında gün geçtikçe derinleşen sınıfsal konum problemlerinin önemli bir parçasının sermaye kavramı ile ilgili olduğu söylenebilmektedir.
This study specifically examines the type of symbolic capital by focusing on the issue of capital in the architectural environment. Throughout this examination, the concept of symbolic capital is discussed with reference to the theory of Pierre Bourdieu, in order to examine the dimensions of the relationship between architect-capital-power. The importance of the type of capital owned in an area where there are numerous actors of contemporary architectural practice is known. In addition to the importance of economic, social and cultural capital, the symbolic capital created by all of these capitals is also important for architects. Based from the argument that there is a direct proportion between the provision of power and the types of capital in architectural practice, this study aims to show that architects with symbolic capital are dominant and effective in the field. For this reason, the scope of the study consists of architects who have symbolic capital with their current qualifications. It has been tried to verify that these architects have symbolic capital, together with their family backgrounds, the education they received, the quality of the work they received, their working environment and the status of their employers. As a result of all these researches, it has been seen that there is a significant connection between power and symbolic capital in the architecture. In this context, it can be said that an important part of the class position problems among architects, which are getting deeper day by day, is related to the concept of capital.