Osmanlı Devleti’nin siyasal ve toplumsal kurumlarının “erkek egemen” (patriarkal) bir yapıyla var olduğu yapılan sosyal bilim ve özellikle toplumsal cinsiyet çalışmalarında artık bir ön kabul olarak tanımlanmıştır. Bu toplumda kadınların varlığı yeni bir devlet mekanizması, yeni bir üretim-tüketim ilişkisi, yeni bir toplum, yeni bir aile ve dolayısıyla yeni bir edebiyat kamusunun inşâ edildiği XIX yüzyılın ikinci yarısına doğru artık başka bir boyutta değerlendirilmek durumundadır. İşte bu çalışmada, erken modern Osmanlı toplumunda kadın yazarların, erkek yazarlar yanında kendilerini, kendi seslerini var etme, başka bir deyişle kendi dillerini oluşturma çabalarının hangi toplumsal ve kurumsal dinamiklerle sınırlandığı veya desteklendiği, feminist edebiyat eleştirisi kuramlarının da yardımıyla incelenecektir. Makalede modern Türk edebiyatının önemli isimlerinden Ahmet Mithat Efendi’nin Osmanlı edebiyat ortamında “kadın sorunu” üzerine tartışılan düşüncelerinin “erkek söylem” içerisinde nasıl yer aldığı, buna karşılık Şair Fıtnat Hanım, Şair Nigâr ve Fatma Âliye Hanımların bu söylem içerisinde nasıl bir üslûp ve dil ile “varolma”ya çalıştığı örneklerle açıklanacaktır.
The view that the political and social institutions of the Ottoman Empire have a "male-dominated" (patriarchal) structure has now been defined as a pre-acceptance in social sciences and especially in gender studies. However, the socio-political existence of women in the second half of the 19th century has to be re-evaluated, especially considering the fact that in this era a new state mechanism, a new production-consumption relationship, a new society, a new family, and therefore a new literary public were built. This study, therefore, will examine, with the help of feminist literary criticism theories, which social and institutional dynamics limited or supported the efforts of women writers to create their own voices; in other words, to create their own language alongside male writers in early modern Ottoman society. The article will discuss how the ideas of Ahmet Mithat Efendi, one of the important names of early modern Turkish literature, concerning the "women's problem" in the Ottoman literary environment, have located themselves within the "male discourse", yet on the other hand, how the poets Fıtnat Hanım, Nigâr and Fatma Âliye Hanım had struggled to “exist” in this discourse through a new style and language by this discussing several relevant literary samples.