Aktif vatandaşlık kavramı, bireylerin yaşadığı toplumda hak ve sorumluluklarını bilerek oy kullanması, sivil toplum kuruluşlarında gönüllü olması, yerel yönetimlere katılım göstermesi gibi toplumsal süreçlerde aktif bir şekilde rol alınması olarak tanımlanmaktadır. Küreselleşme ve kentleşme süreçleri, büyük şehirleri ön plana çıkarırken kasaba ve ilçeler gibi küçük yerleşim yerlerini çeşitli sosyoekonomik ve kültürel zorluklarla karşı karşıya bırakarak geri planda kalmalarına neden olmaktadır. Küçük kentler, büyük kentlerin aksine genellikle düşük nüfus yoğunluğuna, güçlü sosyal ilişkilere, daha az karmaşık sosyal dokuya sahip özellikler taşımaktadır. Bu özellikler kentlerdeki toplumsal ilişkileri ve aktif vatandaşlık pratiklerini etkilemektedir. Küçük kentlerde topluluk duygusunun gelişmesi; sosyal sermayenin güçlü olması, yerel yönetimlerle vatandaşları arasında daha sıkı ve doğrudan iletişim kurulması, iş birliği yapılmasına katkı sunmaktadır. Aynı özellikler uzmanlaşmanın önüne geçilmesi, tanıdık işbirliklerinin öncelik kazanması ve kaynakların sınırlılığı gibi olumsuz durumların yaşanmasına da neden olabilmektedir. Dolayısıyla kentlere özgü koşullar aktif vatandaşlık pratiklerine yansımaktadır. Bu bağlamda kentlerde sergilenen aktif vatandaşlığın hem toplumun geleceği ve refahı açısından hem de yerel yönetimlerin etkinliği açısından önemli bir göreve sahip olduğunu söylemek mümkündür. Çalışmamızda küçük kentlerde sergilenen aktif vatandaşlık pratiklerinin nasıl şekillendiği, çeşitli sosyolojik kuramlar ışığında incelenerek ele alınmaya çalışılmıştır.
The concept of active citizenship refers to individuals actively participating in societal processes by exercising their rights and fulfilling their responsibilities—such as voting, engaging in volunteer work with civil society organizations, and taking part in local governance. Globalization and urbanization have increasingly brought major cities to the forefront, while smaller settlements like towns and districts are often marginalized, facing various socioeconomic and cultural challenges.Unlike large urban centers, small towns are typically characterized by low population density, strong social ties, and a less complex social structure. These features influence both social relations and the practice of active citizenship. In such settings, a strong sense of community, robust social capital, and more direct and frequent communication between citizens and local authorities can facilitate collaboration. However, the same characteristics may also hinder the development of specialized services and limit available resources. As a result, the specific conditions of different urban environments shape the nature of active citizenship practices. In this context, it can be argued that active citizenship in urban settings plays a vital role in both promoting societal well-being and enhancing the effectiveness of local governance.This study seeks to explore how active citizenship is practiced in small towns, drawing on various sociological theories to analyze its formation and dynamics.