Pop kavram olarak karşımıza İngiltere’de ilk defa çıktığında, genelde kitle iletişiminin özelde de görsel iletişimin tanımlanmasında kullanılmıştır. Sanatla ilişkisi, modern sanatın estetik ilkesinden kitle iletişim araçlarına varan bir açılım ile gerçekleşmiştir. Kübizm’in kolajları ile başlayan, Dada’nın hazır-yapımları ile tamamen terkedilen gelenek dışı malzeme, Pop ile kitle iletişimine dayanan; reklam, renkli fotoğrafçılık ve reprodüksiyon, filmler, TV, otomobil tasarımı gibi disiplinler güzel sanatlar alanına dâhil edilerek sanat kriteri içine alınmıştır. Bu kriter, Pop’un sanatı tamamen kontrol etmesiyle birlikte, sanatçıların kendi tarz ve ürün seçimlerinin ortaya konulmasında temel bir belirleyici olmuştur. Kitle iletişimi ve görsel iletişim doğrultusunda Pop ikonografik, üslupsal ve biçimsel özelliklerini 2. Dünya Savaşı sonrası Batı toplumunun kent kültürünün teknolojik ve ekonomik karakterini oluşturmuştur. Bu dönem hem geleneksel temsil paradigmasının hem de modern biçimci paradigmanın çok ötesinde, ancak bunların üslupsal özelliklerini kendi amaçları doğrultusunda kullanarak kendine mal eden yepyeni bir paradigma ortaya koymuştur. Sanat ve hayat arasındaki sınır tamamen silikleşmiş güzel sanatlar ve popüler kültür ilk defa aynı anlamda kullanılmıştır. Yüksek ve alt kültür ayrımı geçersiz kılınmış, estetik teori kitleri dışlayan bir ayrım yapmakla iptal edilmiştir. Sanat dünyasında daha önce eşi görülmemiş bir demokratikleşme ile herkesin sanatçı ve her şeyin sanat olabilirliğinin önü açılmış, güzel yerini popüler olana bırakmıştır. Seçkinci modern sanatçı kültünün ve modern biçimlerin karşısına sıradan, kişilikten, yorumdan arındırılmış sıradan, klişe ve kitsch yerleştirilmiştir. Pop’un bu karakteri ve kitle iletişimini temel hareket noktası olarak belirlemesi tüm sanat tarihini kendine malzeme deposu olarak belirlemesini sağlamış ve sanat kitle iletişiminin sağlanmasında toplumun genelince kabul görmüş kodlar üreten bir makinaya dönüşmüştür. Bu, sanatın doğallıktan yapaylığa geçtiği bir aşama olarak tarihe geçmiştir. Nihayetinde Pop, kitle kültürünün ortak malzemeleri olarak çizgi romanlar, reklamlar, fotoğraflardan, sinema, vd.’den oluşan bir iletişim sistemi olarak bir dile dönüşmüştür. Genel resme bakıldığında Pop kitle iletişimi üzerinden sanatın demokratikleşmesi hedefinde kendini kültür endüstrisinin bir aracı olarak konumlandırmıştır. Haklı bir isyan ile başlayan bir hareket olarak Pop kapitalist sistem ile ilişkisi temelinde kurumsallaşarak, karşı çıktığı modern estetiğin meta karakterinin karşısında kendi kendinin reklamına dönüşerek metayı kendi suretinde yaratmıştır. Bu çalışmada Pop’un sanatın tanımını genişleten özgürlükçü karakterinin kültür endüstrisi koşullarında yeniden düşünüldüğünde diğer yüzünün araştırılması amaçlanmıştır.
When pop concept first appeared in England, it was used to define mass communication in general and visual communication in particular. Its relationship with art has been realized with an expansion from the aesthetic principle of modern art to mass media. Beginning with the collages of Cubism and completely abandoned by the ready-mades of Dada, the unconventional material is based on Pop and mass communication; disciplines such as advertising, color photography and reproduction, films, TV, and automobile design were included in the field of fine arts and included in the art criterion. This criterion, together with Pop's complete control of art, has been a fundamental determinant in revealing the artists' own style and product choices. In line with mass communication and visual communication, Pop iconographic, stylistic and stylistic features formed the technological and economic character of the urban culture of the Western society after the Second World War. This period has revealed a brand new paradigm that is far beyond both the traditional representation paradigm and the modern formalist paradigm, but appropriating their stylistic features for its own purposes. The border between art and life has been completely blurred, fine arts and popular culture have been used in the same sense for the first time. The distinction between high and low culture has been invalidated, and aesthetic theory has been canceled by making a distinction that excludes kits. With an unprecedented democratization in the art world, the possibility of everyone being an artist and everything being art has been opened, and the beautiful place has been left to the popular. Ordinary, deprived of personality and interpretation, cliché and kitsch are placed against the elite cult of the modern artist and modern forms. Pop's determination of this character and mass communication as the basic point of departure has enabled him to determine the entire history of art as a material warehouse, and art has turned into a machine that produces codes that are generally accepted by the society in the provision of mass communication. This went down in history as a stage where art passed from natural to artificial. Ultimately, Pop became a language as a communication system consisting of comics, advertisements, photographs, cinema, etc. as common materials of mass culture. Looking at the general picture, Pop has positioned itself as a tool of the culture industry in order to democratize art through mass communication. As a movement that started with a just rebellion, Pop, institutionalized on the basis of its relationship with the capitalist system, turned into a self-advertisement against the commodity character of the modern aesthetic that it opposes, and created the commodity in its own image. In this study, it is aimed to investigate the other side of the libertarian character of Pop, which expands the definition of art, when it is reconsidered in the conditions of the culture industry.