Osmanlı Devletinin Balkanlardaki hâkimiyetini önemli ölçüde sınırlandıran Osmanlı-Rus savaşının akabinde, özellikle Yunanistan ve Türkiye’de ulus-devlet yapısını güçlendirmeye yönelik politikalar hız kazanmıştır. Öyle ki, etnik temele dayalı ayrımcılığa dayalı olan ve homojen bir ulus oluşturma amacından hareketle yaratılan dışlayıcı kimlik, Balkan Türklerinin bölgede yaşamasını imkânsız hale getirdi. Tam da bu bağlamda ortaya çıkan mübadele çözümü, zorunlu göçleri ve göç edenler bakımından da farklı intibak sorunlarını gündeme taşıdı. Bu makale, Yunanistan’ı uluslaşma sürecine götüren sosyopolitik ortamı ve mübadelenin sonuçlarını Türkiye’yle mukayeseli olarak siyasi, sosyal ve ekonomik boyutlarıyla irdelemeyi hedeflemektedir
As a regional actor Greece accelerated to follow the policies strengthening the nation-state aftermath of the Ottoman-Russian War (1877-78) which was sharply limited the Ottoman rule in Balkan Peninsula. Nevertheless, the exclusive identity depended upon the ethnic separation and the attempts to create a homogeneous nation led to the life unbearable for Turkish minority living in the region. In this context, the exchange of population as a unique solution to this problem brought up the enforced immigration into the agenda. This article aims to elaborate the sociopolitical context leading the nation building process of Greece and the results of the exchange of population with its political, social and economic dimensions by comparing the Turkey’s position in this period of time.