Su; ikamesi olmayan, birçok sebebe bağlı olarak miktar ve kalite açısından baskı altında olan, stratejik bir doğal kaynaktır. Türkiye’nin mevcut su kaynaklarının %39’u kullanılmakta olup, bunun da %16’sı belediyeler yoluyla içme ve kullanma suyu olarak kullanılmaktadır. İçme ve kullanma suyu tüketimi miktarı 1994-2020 yılları arasındaki dönemde, nüfusun 1/3 oranında artmasına karşın, su tüketim miktarı ise 2 kat artmıştır. Diğer taraftan içme suyu temin ve dağıtım şebekelerinde su kayıpları yaşanmakta olup, bu oran %36’lar civarındadır. Bu çalışmanın amacı Türkiye’de belediyelerin son 25 yıllık bir döneminin su göstergelerinin genel analizinin yapılmasıdır. Çalışmada ikincil veriler kullanılmıştır. Bu veriler eğilim analizlerine tabi tutularak regresyon katsayıları hesaplanmıştır. Elde edilen sonuçlara göre; araştırılan süreçte ölçek ve verimlilik sorunlarını çözebilmek için belediye sayıları azaltılmış, hizmet verilen alan ve nüfus arttırılmıştır. Araştırılan dönemde ortalama olarak kullanılan su miktarının %45,84’ü yer üstü sularında, %54,16’sı ise yer altı sularından karşılanmıştır. Su kayıplarının 2028 yılına kadar %25’e indirgenmesi hedeflenmiştir. Araştırılan dönemde ortalama 234,1 litre/kişi-gün su tüketimi gerçekleşmiştir. İçme ve kullanma suyu arıtma tesisi sayısı 11,9 kat ve toplam kapasite 3,97 kat artarak, bu sayı 714’e ulaşmış olup, en fazla kullanılan %66,95 ile gelişmiş arıtma sistemidir. Yapılan analizlere göre gelecek dönemlerde de su kullanım oranlarında artışlar beklenmektedir. Bu artışlar tatlı su kaynakları üzerindeki baskıyı kalite ve miktar açısından arttıracaktır. Bundan dolayı, su kaynaklarının etkin, verimlilik ve sürdürülebilirlik yaklaşımıyla geliştirilmesi ve yönetimi bir zorunluluk olup, alınacak her türlü kararlarda ve uygulamalarda mevcut kullanımların diğer kaynaklara olan etkileri ve ilişkileri gözetilmelidir. Hedef optimum verimlilik ve suda sıfır kayıp olmalıdır. Bunun içinde eğitim ve yayımlar yoluyla farkındalığın sağlanması, ayrıca kamusal destek, teşvik ve sübvanselerin arttırılması ile etkin kontrol ve denetimlerin yapılması gerekmektedir.
Water is a strategic natural resource that has no substitute and is under pressure in terms of quantity and quality for many reasons. 39% of Turkey's existing water resources are used, of which 16% is used as drinking and utility water through municipalities. The amount of drinking and utility water consumption increased by 1/3 of the population in the period of 1994-2020, while the amount of water consumption increased by 2 times. On the other hand, water losses are experienced in drinking water supply and distribution networks, and this rate is around 36%. The aim of this study is to make a general analysis of the water indicators of the municipalities in Turkey for the last 25 years. Secondary data were used in the study. These data were subjected to trend analysis and regression coefficients were calculated. According to the results obtained, the number of municipalities was reduced, the area served and the population were increased in order to solve the scale and efficiency problems in the research period. In the researched period, 45.84% of the water used on average was obtained from surface waters and 54.16% from groundwater. It is aimed to reduce water losses to 25% by 2028. During the research period, an average of 234.1 liters/person-day water consumption was realized. The number of drinking and utility water treatment plants has increased by 11.9 times and the total capacity has increased by 3.97 times, and the number of facilities has reached 714, and it is the most used advanced treatment system with 66.95%. According to the analyzes made, increases in water usage rates are expected in the coming periods. These increases will increase the pressure on fresh water resources in terms of quality and quantity. Therefore, the development and management of water resources with an effective, efficiency and sustainability approach is a necessity, and the effects and relations of current uses on other resources should be considered in all kinds of decisions and practices to be taken. The target should be optimum efficiency and zero loss in water. In this context, it is necessary to raise awareness through training and extensions, as well as to increase public support, incentives and subsidies, and to carry out effective controls and inspections.